Baha Sadık Akıner

Baha Sadık Akıner

Gidiyorlar! Yurdumuzu Oya Gibi İşleyip Kuranlar…


Karnım tok, sırtım pek! Kardeşlerim var hayatı paylaşacak, arkadaşlarım var oyunlar oynayacak. Babam var dükkânda, akşama eve gelirken hiç unutmaz, biz çocuklarına elinde birer çikolatayla. Annem var her dem Sevgi’sini hissettiğim, şefkatine sığındığım, sıcacık hissettiğim kanatlarının altında…

Bin dokuz yüzlü yıllar yine anlayacağınız, kalemimden damlayan. Ya bin yıl geçti üstünden, ya yüz yıl. Evet evet, bir asır…

Çakmaların henüz hayatımıza girmediği, her şeyin aslı olduğu, her şeyin aslı olduğu için güzel olduğu geçtiğimiz yüz yıl. Bin mi demeliydim yoksa? Malûm milenyumdayız çeyrek yüz yıldır…

*****

Neyse! Uzatmayalım mevzuyu. Hafta sonu, sabah saatleri… Ya uzanmışım, dinleniyorum. Ya ders çalışıyorum. Annem seslendi mutfaktan: "Arkası Yarın başlamak üzere, radyoyu aç oğlum.”
Çevirdim düğmesini, lambalı ahşap kaplama radyomuzun. Çıt sesini duydum. Ne yapıyorsam bıraktım, geçtim başına; sesin gelmesini bekliyorum. Şimdi bu ne anlatıyor diyecek gençler. Ne lambası, ne beklemesi?

Öyle hemen değildi eskiden; hemen olmazdı her istediğin, sindire sindire, bekleye bekleye. Evet, beklerdin. Çalışıp çabalardın olması için ve heyecan ve şevkle beklerdin olmasını. Ham meyve koparılmazdı, olgunlaşınca koparılırdı. Ağırdı her şey, tek kullanımlık değildi, hemen tüketilmezdi, olması gerektiği gibiydi... 

*****

Dönelim yine biz o güzel güne: Lambalı radyomuzu çıt diye açtım ya, yaklaşık 30 saniye sonra başladı ses çıkarmaya... 

Ses değil bu, bir büyü...

Spikerin anonsu geldi önce: Şimdi bir Prof. Dr. Muammer Sun bestesini, Ankara Radyosu Gençlik Korosu seslendiriyor: Biz ATATÜRK Gençleriyiz...

Güneş bizimle doğar,
Yağmur bizimle yağar.
Bizimle coşar deniz,
Ateş bizimle yanar...

Biz Atatürk gençleriyiz.
Hoyra rira rira hey!
Sesimiz onun sesi
Hoyra rira rira hey...

Bizimle yükselecek.
Hoyra rira rira hey!
Atatürk Türkiye'si.
Rira hoyra hoyra hey…
 
Sevgimizle bilgimizle,
Ulusumuzun hizmetindeyiz.
Aklımızla coşkumuzla,
Atamızın izindeyiz...

Fidan bizimle büyür,
Çiçek bizimle açar.
Bizimle sürer hayat,
Ulus bizimle yaşar...

*****

Tam 4 yıl geçti üstünden. 16 Ocak 2021’de, 89 yaşında, Ankara’da ayrıldı aramızdan. Türk besteci ve müzik eğitimcisi, kurumdaşım, TRT’den mesai arkadaşım, ATATÜRK’çü, yurtsever, bir Ankara beyefendisi Prof. Dr. Muammer Sun öldü bugün dostlar. 

Bedeni toprağa gömüldü, sesi boşlukta araf’a çıktı da, biz de biraz daha büyüdük, biraz daha yitirdik çocukluğumuzu…

Hiç unutmam! Bu acı kayıp haberin ardından 1 dostum şöyle demişti: Gidiyorlar! Yurdumuzu oya gibi işleyip kuranlar. Anadolu insanı, Cumhuriyet’imizin müzik dehâsı, emekçisi, öğretmeni, Prof. Dr. Muammer Sun’u kaybettik. Saygıyla Muammer usta, sevgiyle, uğurlar olsun, güle güle...

Evet, ustanın ölümüyle bir devir daha kapandı.

Ve acıdır ki, en tilkisinden Aleyna kadar tanımadı O'nu Türk insanı… 

Yetmez sayfalar ve günler ama müsaadenizle, birazcık yaptıklarından bahsedeyim. Birazcık yani derinlere girmeyeyim:

* Türkiye'nin üçüncü kuşak bestecilerindendir.

* TRT Ankara Radyosu Çoksesli Korosu'nun ve TRT Müzik Dairesi'nin kurucusudur.

* Türk Müziği'ne yüzlerce eser kazandırmıştır.

* Dile mi söylemesi kolay bilmem? Türkiye'de 166 Çocuk ve Gençlik Korosu kurmuştur.
 
* Profesyonel, amatör ve genel müzik eğitimi için birçok kitabı olan Muammer Sun, eğitim müziği için yazdığı eserlerle, müzik eğitiminde de önemli bir ekol haline gelmiştir.

* Dörtlü armoni anlayışıyla bestelenmiş yüzlerce; Piyano, Oda Müziği ve Orkestra eserleri vardır.

* 1973 yılında, Ankara Devlet Konservatuvarı Yayını olarak basılan Solfej kitabı, Türk müzik insanına ve Türk müzik eğitimine yaptığı en büyük katkıdır.

* TRT'nin yapımını üstlendiği Kurtuluş ve Cumhuriyet filmlerinin film müziklerini yapmıştır.

* Gençlere ve gelişimlerine çok önem vermiş, binlerce öğrenci yetiştirmiştir.

*****

Bir gün Usta, bir gün mutlaka! Gelecek, biliyorum o gelecek! Bir gün mutlaka; bu ülke ve insanı, değerlerine sahip çıkacak.

İnanıyorum!

Bir gün; Emek, Sevgi, Saygı, Barış, Kalite, Çalışmak, İnsanlık ve Liyakat kazanacak...

Sakın karanlığa bakma.
Takılıp kalma o kapana.
Kör eder zira.
Hep güneşe bak.
Maviliklere, sonsuz ufuklara.
Gözlerin kamaşsa da...

Gölbaşı Mezarlığı’nda yatar şimdi, ebedi istirahatgâhında…

Yazımı Muammer Sun’a yazdığım şiirimle bitireyim müsaadenizle:

MUAMMER SUN’A…

Hayat,
İlk ağıtımızla, bir ritimle başlar...

Yaşadıkça,
Yaş aldıkça;
O ritme katılan diğer seslerle,
Bir armonidir yaşanan...
 
Kimi zaman güzel tınılar çıkar, şakırız!
Kimi zaman ağıtlara sarılır, ağlarız... 

Sonunda...

Sonunda ama
Mutlaka;
Final çizgisine gelindiğinde hayatın, 
Hep bir 'tekrar' işareti ararız... 

Ama artık yoktur!

Sondur yaşanan...

Anısı yürekte yer bulmuş,
Sesi boşlukta kaybolmuştur...

Ruhun şâd olsun Muammer Sun...

Yaşadıklarına,
Yaşattıklarına,
Üretimlerine;
Bu Vatan’a 
ve insanına kattıklarına, saygıyla...
 




ARŞİV YAZILAR