Bozyazı’da Öğretmenler iş bıraktı

Bozyazı’da Öğretmenler iş bıraktı bozyazigazetesi.com

İstanbul’da özel bir lisenin müdürü İbrahim Oktugan’ın, okuldan atılmasından sorumlu tuttuğu yabancı uyruklu bir öğrencinin silahlı saldırısıyla öldürülmesi ve öğretmenlere yönelik artan şiddete tepki göstermek için öğretmenler ülke genelinde okullarda bir günlük iş bırakma eylemi yaptı.


Bozyazı’da öğretmenler 15 Temmuz Demokrasi ve Cumhuriyet Meydanı’nda bir araya geldi. İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından eyleme katılan eğitim sendikalarını temsilen Eğitim-İş Bozyazı Temsilcisi Gazi Arıdeniz, bir konuşma yaptı. Arıdeniz, eğitim çalışanlarına ve öğretmenlere yönelik artan şiddet olaylarından dolayı toplandıklarını, eyleme Eğitim-İş, Türk Eğitim-Sen, Hürriyetçi-Eğitim-Sen, Eğitim-Sen, Eğitimin Gücü-Sen ve Eğitim Bir-Sen’in katılarak destek verdiklerini söyledi. Arıdeniz konuşmasına şöyle devam etti: “Milletimizin eğitime, okula ve öğretmene olan inanç ve saygısını biliyorduk. Bugün bir daha görmüş olduk. Sizlerin belki 2-3 ama; bizim yüzlerce binlerce çocuğumuz var. Biz öğretmenler kendi öz çocuklarımız okula geldiğinde yasaklayacağımız tek şey anne ve baba kelimelerini kullanmamalarıdır. Neden, Çünkü her çocuk bizim nazarımızda eşittir. Bizim hamurumuz, mayamız bu küçücük insanlardır, onlara en iyi geleceği sağlamak için mum misali eriyip bitmeye inanmışız. Tüm mesleklere saygımız sonsuzdur, zaten o meslekleri de yetiştiren bizleriz. Ama bir öğretmeni diğer mesleklerden ayıran, insan yetiştirmenin büyük ve onurlu hazzıdır. Onlar bizim eserimiz olacaklardır. Bizler eğitim çalışanları, eğitim emekçileri, öğretmenler toplumdan ayrı gayrı bir unsur değiliz. Bizler hepimiz kardeşiniz, eşiniz, dostunuz, ailenizden  biriyiz, içinizdeniz. Bir insanın çocuğunu emanet ettiği birisi, kime ne kadar yabancı olabilir ki? Bizler, sabırla, şevkle, inançla ilmek ilmek ördüğümüz emek karşısında basit bir şey istedik: Saygı evet, saygı.

ARTIK KINAMA DEĞİL, ŞİDDET YASASI İSTİYORUZ

Eğitim çalışanlarına dönük şiddetin yasal güvence altında önlenmesi ve bir an önce somut adımlar atılmasını istiyoruz. Şiddet sorunun çözülmesinde eğitimcilerin oldukça kritik bir önemi olmasına rağmen uygulanan politikalar öğretmenlerimizin ve eğitim çalışanlarımızın örselenmesine ve son örnekte gördüğümüz gibi cinayete kadar varan sonuçlar doğurmuştur. Eğitimi istemeyen toplum yoktur. Her toplum en iyi yetişmiş insan nüfusuna sahip olmak ister, hakkıdır da. Bittabi biz de Türk toplumu olarak yüzyıllardan beri eğitime ciddiyetle yaklaşmışta Orta Asya’dan bu yana insan ve onun eserlerini tarihe kaydetmişsizdir. Okuma-yazmaya düşkün bir milletizdir, eğitime hep inanmışızdır. Eğitim bizi zorlayacak en son şey bile değildir. Bunun için hiçbir zaman yakınmadık, sızlanmadık, sorumluluktan kaçmadık. Ama şimdi geldiğimiz noktada kara, kapkara meselelerle bambaşka şeyler konuşuyor hale geldik. Utandık, utanıyoruz. Bu Uluğ Beyleri Farabileri, Ali Kuşçuları, Sultan Mehmetleri, Muratları, Atatürk’ü, Cahit Arf’ı, Aziz Sancar’ı yetiştiren bu millet, öğretmenleri şiddete uğrayan, öğretmenleri öldürülen bir toplum olarak nasıl anılır hale geldi. Eğitim çalışanlarımıza yönelik şiddet aslında geleceğimize sıkılan kurşundur! Bu nedenle geleceğimizin karartılmasına müsaade etmeyeceğiz, şiddete müsamaha göstermeyeceğiz. Türk eğitimcileri olarak şiddetle sonuna kadar mücadele edeceğiz. Eğitimcilerimizin can güvenliğinin sağlandığı çalışma ortamlarına kavuşması en büyük temennimizdir. Şuurlu nesiller yetiştirmek biz eğitimcilerin olduğu kadar ailelerin de en önemli görevidir. Buradan bir kez daha ailelerimize ve tüm topluma çağrıda bulunuyoruz. Öğretmenlere verdiğimiz değer çocuklarımızın geleceğine yönelik verdiğimiz kıymettir. Bu bilinçle hareket etmek MİLLİ BİR ÖDEVDİR! Durum ciddidir, hem de çok ciddidir. Bu bir tek öğretmenlerin meselesi değildir.  Altını çizerek söylüyorum. Eğitim çökerse ülke çöker. Savaşlarda bile hedef alınmaması  uluslararası anlaşmalarla garanti altına alınan okullar, Türkiye’de şiddet sarmalının kucağına itilmiştir. Ülkemize kontrolsüzce giren, demografik ve kültürel yapımızı bozacak nitelikde kontrolsüz girişler olmamalıdır. Bu unsurların milli eğitimin kök değerlerinden olan sevgi, saygı ve vatanseverlik duyguları, hususiyetle takip edilmeli, uyum sağlayamanlarda önlem alınmalıdır. Eğitimde artan şiddete yönelik önerilerimiz şu şekidedir; * Özel ya da devlet okulu ayırmaksızın, tüm okulların güvenliği derhal sağlanmalıdır. Devleti yönetenler hem devlet okullarını güvenli hale getirmeli, kadrolu güvenlik personeli atamalı ve giriş kapılarına dedektörler koymalıdır.

* ⁠Eğitimde Şiddet Yasası çıkarılmalı,bunun yanı sıra Meclis Araştırma Komisyonu kurulması, Türk Ceza Kanunu’nda eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin ayrı bir suç tipi olarak düzenlenme gerekmektedir.

* sahte isimli ihbar hatları ortadan kaldırılmalıdır.

* Failler toplumun vicdanını rahatlatacak ve yeni olaylar açısından caydırıcı olacak şekilde cezalandırılmalı, bunun yasal altyapısı yoksa derhal oluşturulmalıdır.

*RTÜK, derhal mafya ve toplumsal şiddet temalı dizi ve programları denetlemeli gerekiyorsa kapatmalıdır.

*Milli eğitim Bakanlığı, müfredatına şiddetin çağdışı ve yanlış olduğunu gösteren-öğreten toplumsal yaşam dersleri olan programları hayata geçirmelidir.

*Toplum nazarında yetkili ve saygın konumda olan kişilerin öğretmeni ve eğitimi rencide edecek açıklamalardan şiddetle  kaçınması ve öğretmene gereken değer ile itibarın gösterilmesi yapılması gerekenlerdir.

Başta Başöğretmen Atatürk olmak üzere tüm şehit olan öğretmenleri saygı ve rahmetle anıyoruz.

Katılımlarınız için herkese teşekkür ederiz.”

Yapılan konuşmanın ardından eyleme katılan öğretmenler, şiddet olaylarını protesto ederek sessizce dağıldılar.