Tarsus’ta Özgür Yargı Derneği kuruldu. Yeni derneğin kuruluş başvurusu dilekçesi Tarsus Kaymakamlığına teslim edildi. Yargı mensupları, avukatlar, akademisyenler ve farklı meslek gruplarından birçok kişinin yer aldığı Özgür Yargı Derneği’nin Başkanlığını ise Cumhuriyet Savcısı Kurtuluş Tayanç Çalışır yapacak.
Tarsus’ta Özgür Yargı Derneği kuruldu. Yeni derneğin kuruluş başvurusu dilekçesi Tarsus Kaymakamlığına teslim edildi. Yargı mensupları, avukatlar, akademisyenler ve farklı meslek gruplarından birçok kişinin yer aldığı Özgür Yargı Derneği’nin Başkanlığını ise Cumhuriyet Savcısı Kurtuluş Tayanç Çalışır yapacak. Dilekçeyi teslim ettikten sonra Kaymakamlık binası önünde bir açıklama yapan Kurtuluş Tayanç Çalışır, “Bugün burada “Adalet halkın nefesidir” mottosuyla, halkın nefes alabileceği adalete içkin bir dünya istemiyle; hak aramayı, haksızlık refleksi yüksek bir oyun olmaktan çıkartmak üzere, tam bağımsız bir yargı ve adalete içkin bir hukuk düşüyle “ÖZGÜR YARGI” isimli derneğin resmi kuruluş işlemlerini başlattık. Özellikle belirtmek isterim ki; bu yalnızca bir dernek değil, aynı zamanda manyetik bir özgürlük akımının, adalet hareketinin ve tam bağımsız bir hukuk biliminin filiz vermesi olacaktır” ifadelerini kullandı.
“YURTTAŞLAR DA KENDİLERİNE EŞİT PAYDAŞ OLARAK YER BULACAK”
Yargının bağımsızlığını ve adaletin felsefesini yaratmaya talip olduklarının altını çizen Çalışır, “Hukuka ve adalete dair hayallerimiz için yola çıkıyoruz. Bu yolda her şeyden önce yargının bağımsızlığının gerekliliğine inanıyoruz. Yargının bağımsız olmadığı bir yerde en iyi yasaları da yapsanız, bir anlam ifade etmeyeceğini düşünüyoruz. Hedefimiz zor, çünkü biliyoruz ki hukuk, bin yıllardır güçlüler ve egemenler tarafından kendilerine yontulmaya çalışılmış ve onlara hizmet için var kılınmış gibi bir duruma düşürülmüştür. Dünyanın her yerinde bu sosyolojik, siyasal ve psikolojik gerçeklik kısmi farklılıklarla da olsa devam edegelmektedir. Bu bakımdan ortaya koyduğumuz özgür, adil ve eşitlik içinde bir hukuk formu ideali, çok zor bir hedef olarak görünmektedir. Bu zorluğa karşı mücadelede en büyük ilham kaynağımız, içindeki canlılarla birlikte tüm doğaya faydalı olabilecek işler yapabilmek tutkusudur. Biz, hukukun sadece insanlar için değil; hissedebilen bütün canlılar ve onların içinde yaşadığı tüm doğanın bütünlüklü çıkarları için var olması gerektiğine inanıyoruz. Mahkeme dosyalarının kağıtlardan oluşmadığını, içinde bir çok insanın ve hissedebilen bir çok canlının yaşamı olduğu bilincinden hareket ediyoruz. Biz, yepyeni bir hukuk kültürü yaratmak istiyoruz. Bu kültür içinde yargı, sadece yargıç, savcı ve adliye binalarından ibaret olmayacak. İçinde avukatlar ve yurttaşlar da kendilerine eşit paydaş olarak yer bulacak. Yurttaşlar adliye ile etkileşim içinde olacak. Böylece yurttaşlar adliyenin bir tür denetleyicisi olacak. Adaletsizlikler karşısında topluca itiraz etmesini, kamuoyu oluşturmasını bilen yurttaş kültürü oluşacak. Sonuçta, tıpkı 1750 yılında Postdam’da yaşayan bir değirmenci gibi, değirmenini kendisinden zorbalıkla almaya kalkışan Prusya Kralı II. Frederick’e, Berlin’deki bağımsız yargıçların varlığından aldığı güç ve bunun ortaya çıkardığı özgüvenle, “Berlin’de Hakimler var” diyerek, adaletin olduğu her yerde umudun da olduğu duygusunu zihinlerinde, kalplerinde ve ruhlarında hissedeceklerdir” diye konuştu.
“BİZ HAYALCİLER DEĞİLİZ, HAYALLERİ OLAN İNSANLARIZ”
Özgür Yargı Derneği olarak, A,B,C gibi konjonktüre göre değişen planlarımız yok ve olmayacak. Bizim tek bir plan ve gerçekliğimiz var: O da “adalet” olacaktır. Bu anlamda bizler, doğrunun, gerçekliğin ve haklının yanında olmakla birlikte, kötünün ve kötülüklerin de karşısında olacağız. Kısacası adalet halkın nefesidir. Bu nefes de bizim varoluş sebebimiz olduğu gibi, aynı zamanda da tek gerçekliğimizdir. Zira Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi; kurtuluş, gelecek, özgürlük, her şey adaletle olasıdır. Dolayısıyla bu nefesin yılmaz koruyucuları olacağız. Biz hayalciler değiliz, hayalleri olan insanlarız. Bu nedenle her zaman “gerçekçi ol, imkânsızı iste” mottosundan hareket etme kararlılığında olacağız. Adalete dair hayallerimizi gerçeklikle buluşturmak için, ilk önce dernek bünyesinde “Özgür Yargı Akademisi” ni kuracağız. Bu akademiye “Bağımsız Yargı Üniversitesi” de diyebiliriz. Şimdiden, çoğunluğu alanında öncü profesörlerden oluşan bir kadro yapısı oluşturduk. Hedefimiz bu sayıyı bir ay içinde 50’ye çıkarmak. Akademi bünyesinde 4-6 aylık aralıklarla adalete içkin konularda sempozyumlar düzenleyeceğiz ve ilk sempozyumun ana başlığı “Yargı Bağımsızlığı ve Özgür Hukuk Bilimini Kurmak” olacak. Bunun dışında dernek bünyesinde Çocuk ve Kadın Hakları Komisyonu ve Çevre ve Hayvan Hakları Komisyonunu da kuracağız. Özellikle belirtmek isterim ki, bizim mücadelemiz asla ve asla siyaset mücadelesi olmayacak; yargının ve adaletin onur mücadelesini vermek ve özgür hukuk bilimini kurmak olacak. Dolayısıyla derneğimiz, masum ve bilimsel bir adalet hareketidir ve 21. yüzyılın kaotik girdabının ortasında, vicdanın, toplumsal barışın, özgürlük ve eşitliğin varoluşsallığının etkileyici ve üst düzeyde bir kıvılcımıdır. Hukuk dünyası bir göl ise, derneğimiz ve amaçları da bu göle çalınacak özgürlük, eşitlik, adalet ve bağımsızlık mayasıdır. Sizleri temin ederiz ki, bu gölde, o hep aradığımız özgürlük, eşitlik, adalet ve bağımsızlık mayası tutacak. Sizleri, ayakları yere basan bir dünyada, adalete içkin bir varoluşun, yer ve zaman dışı cazibesini, sınırsız olanaklar içinde keşfe ve yaşamaya davet ediyoruz. Ya adalete içkin özgür ve tam bağımsız hukuk bilimi kazanacak ya da biz kaybedeceğiz.”